1877 yılında “HAMİDİYE” adıyla Bolu Sancağına bağlı bir ilçe olarak kurulmuştur. Devrek, 14 Mayıs 1920 yılında Zonguldak İline bağlanmıştır. Çaycuma 1945, Yenice 1955, Gökçebey ise 1990 yılında Devrek'ten ayrılarak müstakil birer ilçe olmuşlardır. Devrek 5 mahalle 3 belde (Kasaba) 76 köy'den oluşmaktadır.
İLÇENİN COĞRAFİ YAPISI
İLÇENİN YERİ:
Devrek İlçesi,Batı Karadeniz bölgesinin iç kesimlerinde, Zonguldak İl Merkezinin 60 Km. güneydoğusunda bulunmaktadır.İlçenin Deniz seviyesinden yüksekliği 100 metredir.İlçenin Yüzölçümü 1080 Km2’dir.
İlçenin Yeryüzü Şekilleri:Devrek İlçesi etrafı dağlarla çevrili çukur bir alana kurulmuştur.Başlıca Dağları: Batısında Babadağı, Güneyinde İlçenin en yüksek dağı olan Göldağı, Güney doğusunda Akçasu ve Yenice Dağları, Eğerci yöresinde Aksu, Karadere ve Kuşkayası Dağları vardır.İlçenin en önemli yaylası Eğerci Bölgesinde bulunan Aksu yaylasıdır. En yüksek tepesi 925 metre olan Dorukan Tepesidir.
İlçede Bulunan Akarsular:İlçenin en önemli akarsuyu Devrek çayıdır. Devrek çayı,Bolu’nun Abant dağlarından doğup büyük su adını alır. Yeniçağ’dan ve Dirgine yakınlarından katılan iki önemli koldan sonra Devrek Çayı adını alır. Çomaklar Deresi ve birkaç ufak dere de bu çaya katıldıktan sonra Gökçebey İlçesi yakınlarında Karabük’ten gelen Soğanlı Çayının devamı olan Yenice Çayı ile birleşerek Filyos Çayını meydana getirip, Filyos Bucağında Karadeniz’e dökülür.
İlçenin Bitki Örtüsü:İlçe sınırları içinde Türkiye'nin en zengin orman alanları yer almaktadır. Bu ormanlar iğne yapraklı (Çam), Yayvan yapraklı (Meşe), ağaçlarından oluşmaktadır. Ormanların eteklerinde meşe ağaçlarına rastlandığı gibi bazı köylerde bu meşelikler koruma altına alınmıştır. İlçemizde en çok bulunan ağaçlar ; Köknar,Kayın,Meşe,Çam,Karaağaç,Kestane ve Ihlamur ağacıdır.,
İlçenin İklimi:İlçenin iklimi genellikle ılıman deniz iklimi özelliklerini gösterir. Yazları serin,kışları ılık ve yağışlıdır. Yıllık yağış miktarı ortalama l7O metrekare/kg.dır. En sıcak yaz ortalaması 24-26 derece,en düşük ay ortalaması ise 5 -7 derecedir. Dört mevsim yağışlı geçmektedir.
SOSYAL VE KÜLTÜREL YAPI
Devrek ilçe, belde ve köylerinde yaşayan halk kanunlara saygılı ve yeniliklere açıktır. İlçe ve çevresinde kız kaçırma olayları dışında önemli asayiş olayları olmamaktadır. Halk yabancılara karşı saygılıdır. Kısmen de olsa eski adet, gelenek ve göreneklerine bağlıdır. Köy düğünlerinde davul zurna çalınır. Son yıllarda köyde yaşayan ailelerden bazıları Merkez ilçede düğün salonlarında orkestra eşliğinde düğünler yapmaktadır. Merkez ilçede ise birkaç düğün salonu bulunmakta olup, genellikle düğünler salonda yapılmaktadır. Dini ve Resmi Bayramlara gerekli önem verilmektedir.
İlçemizde her yıl temmuz ayının üçüncü haftasında Devrek Bastonu’nun tanıtımı amacıyla “Devrek Baston ve Kültür Festivali” düzenlenmektedir. 2007 yılında 23.cüsü düzenlenecektir.
Baston haricinde ilcemizde simitlerimizde lezzetli olnası sebebiyle ön plandadır..
Bolu mülki sınırlarında bulunmasına rağmen “Yedigöller Milli Parkı” ilçe turizmine canlılık getirmektedir. İlçemize uzaklığı 54 Km. dir. Bostandüzü Mesire Alanı yaz aylarında piknik alanı olarak bölgeye hizmet vermektedir. İlçeye uzaklığı 8 Km. dir. Şubat – Mart aylarında ilçemizde Av Turizmi yapılmaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinden gelen avcılar ormanlarımızda domuz avı için yoğun ilgi göstermektedirler.
DEVREK EKONOMİSİNİ DÖRT ANA GRUPTA TOPLAYABİLİRİZ
TTK (Türkiye Taş Kömürü) işletmelerinde çalışanlar veya emekli olanlar,
Yurt dışında çalışanlar veya emekli olanlar, (Tahminen 10.000 kişi)
Orman işçileri ve çiftçiler,
Sanayici – Tüccar ve Esnaf
KIZ İSTEME VE DÜĞÜN GELENEKLERİ
Yörede evlilikle ilgili olarak ,akraba evliliği,görücü usulu evlilik,zorla kız kaçırma,ailesi izin vermediği için kız kaçırmayla gelen evlilik ve tarafların istekleriyle gerçekleşen evliliktir.Gençler akrabaların aracılığıyla kız tarafına isteme mesajı gönderilir,önce kız bir süzülür aile yoklanır,sonra Allah ın emri Peygamberin kavliyle kız istenir ve söz kesilir ve daha sonra nişan takılır ve akabinde düğün sözüyle birlikte düğün yapılır.
Nişan genelde aile arasında yapılır.Bazen tarafların isteğiyle yemekli olur.Erkekler Kuran dinler kadınlar ise bir köse de oyun oynarlar ve akabinde kıza destek olsun diye para takılır.İki bayram arasında düğün yapılmaz.
Bölgede başlık parası yoktur.Fakat tarafların imkanları nisbetinde kızın anasına verilen süt parası denilen para verilir.Anne de o parayı kızının çeyizine harcar. Gelin güvey eskiden 15 ila 20 yaşlarında evlendirilirken erkek kızdan 2-3- yaş büyük olmasına dikkat edilirdi.Günümüzde ise askerlik sonrasına ve 25 li yaş sınırında düğünler yapılmaktadır.İmam nikahı resmi nikahtan önce kıyılırdı.Çıkan kanunla artık önce resmi nikah sonra dini nikah kıyılmaktadır.Nikahta iki erkek şahit mihr ve aldım kabul ettim edilerek kıyılırdı.
1960 lı yıllara kadar düğünler meytar eşliğinde yapılır içkisiz meytarsız düğünlere katılımın olmadığı da anlatılmakla birlikte 60 lı yıllardan sonra mevlitli-Kuran lı düğünlerin yaygınlaştığı da bilinmektedir.Araba olmadığı için gelin almalar at eşliğinde yapılır.Yakınsa at üstünde mahalle mahalle turu attırılır ve akşam saatlerine doğru çıra ateşinin ışığıyla damat evine gidilir.
Kız çeyiz olarak buluğ çağına girdiğinden itibaren hazırlıklara başlar.Dantelini, hediye olarak dağıtacağı povlarını örtülerini hazırlar.Genel de çanak çömlek gibi mutfak eşyalarını gelin tarafı karşılar.Günümüzde ise damat tarafı yatak odası takımı alırsa gelin tarafı koltuk takımı almakta.Eşya alımlarını eşit oranda karşılamaktadırlar.
Düğün öncesi geline damat tarafı pırtı adı altında hediyeler alır.Hediyelerin arasında akrabalara gömlek, yengelere basma gibi.Yöremizde genelde Zölemenler den alış veriş yaparlardı.Düğünler genelde haftanın son üç günü yapılır.Cuma namazı ertesinde imam camide anons yapar herkesi davet eder.Ayrıca davet sahibi köylüyü tek tek davet de eder.
Cuma günü akşam köylü düğünü adı altında köylüye etli yemekler ikram edilir.Damat tarafının aldığı semiz et (davar) gelin tarafının köylüsüne ikram edilir,yedirilir.Çünkü düğün gününde zorluk çıkarmasınlar diye Cumartesi günü kız tarafında çörek olur.Bütün köylü ve erkek tarafının akrabaları gelir yemekler yenir Kuran okunur insanlar kaynaşırlar.Akşama ise erkeklerin alınmadığı Kına gecesi düzenlenir ve kadınlar kendi aralarında eğlenir.Gelin söylenen ağıtlarla ağlatılır.(Günümüzde ise orkestralar eşliğinde kadın erkek karışık eğlenir.).
Pazar günü ise sabahtan erkek tarafı kız tarafında yemek yer ve geri gider.Eskiden araba olmadığından atlarla konvoylar yapılırdı.sonraları araç konvoylarına dönüşmüş gelin alma adı verilen konvoylar gelini ana evinden alır bahçede toplanarak para takmak hediye vermek isteyenler hediyelerini verirler ve hoca duasını yaparak konvoy eşliğinde damat evine varırlar.Damat evinde gelinin gelinlikle görümceyle-eltiyle oynar eğlenirler.Gelinin kucağına çocuğu olsun diye küçük çocuk verilir.Ayrıca damat tarafı kız evinden çanak-kaşık çalması adetten sayılır.
Yenge nezaretinde gerdek te damat önce duvağı açmadan görümlük verir.sonra iki rekat şükür namazı kıldıktan sonra birlikte olurlar.odaya bir tepsi tatlı ve üzerine bütün tavuk konulur.
Damat sabah namazından sonra çift kırma ile havaya bir el ateş eder.Birleşmenin olduğunu ilan eder.Damat ve savduş kaynana tarafına yumurta yemeye gider.Konuşmadan yumurtayı yemez.Kendisine verilen hediye ile yumurtasını yer.Öğleye yakın köyün kızları gelinin çeyizini görmek için duvağa gelirler yeler içerler,eğlenirler.
Düğünden üç gün sonra üçgünleme denilen kaynana tarafına misafirliğe gidilir.Uzaksa yatıya kalınır,yakınsa el öptükten sonra geri gelinir.Günümüzde orkestralı,salonlarda üçgün süren düğünler yerine gecelik düğünler adetten oldu.Şehirde çoğunlukla salonlar tercih edilir oldu.
DOĞUM GELENEK VE GÖRENEKLERİ
Düğünlerde gelinlerin soyu devam ettirmesi,aile huzurunun sağlanması esastır. Bunun için yapılan düğünlerde gelinin kucağına küçük çocuk oturtturulur.Kız ise kız,erkekse erkek çocuk olacağına inanılır.Yörede çocuğu olmayan kısır kadınlar pek hoş karşılanmaz,nesli devam etmeyeceği için horlanır, dışlanırdı.Eğitimin ve öğretimin artmasıyla bu ön yargı kırılmış ve hak ettiği değeri bulmuştur.
ÇOCUĞUN SÜNNETİ
Belli bir yaşa gelen çocuk sünnet ettirilir.Ailenin durumuna göre yemekli Kuran davetiyle veya davul zurna eşliğinde yaparlar.Sünnetçi seyyar atla gezen insan tercih edilirdi.Günümüzde ise hastanelerde paralı veya Toplu sünnet şölenlerinde ücretsiz yaptırılmaktadır.Sünnet olan çocuğa adam gözüyle bakılır.
ASKER UĞURLAMASI
Askerlik çağına gelen gençler,son günlerinde komşu ve akraba ziyaretlerinde bulunarak geçirirler.Son akşam Kuran okutulur yemek ikram edilir.İsteyen gençleri toplayarak eğlence düzenlerler.Sabah araba binmek için evden çıkan gençe herkes çebine yolluk koyarlar.Bu eski bir adettir.Davul zurnalar eşliğinde Peygamber ocağına gönderilirler.Askerliğini yapmamış kişiye kolay kolay kız vermezler.
ÖLÜM İLGİLİ GELENEKLER
Yöremizde köpeğin uzun havlaması,Karganın en yakın agaçta uzun süre ötmesi o evden veya akrabalardan cenaze olacağına yorulur.Merhumun öldüğü akşam yedisinde,kırkında,elli ikisinde kuran okutulur,yemek ikram edilir.daha sonra yılı diye isteyen her sene kuran okutur.Merhumun arkasından irmik helvası yapılır ve dağıtmak ,cenazenin üzerindeki havlu ve seccadelerin gelen misafirlere verilmesi adettir.Yine merhumun üzerindeki toprağa su dökmekte vardır.
BAYRAMLAR
Ramazan bayramı kısa sürer iki gündür.Arife gününe et pazarı adı verilir.Normal pazardan kalabalık olur.Eskiden insanlar ev atlamaksızın evleri dolaşır yer içer hısım akraba görürdü.Günümüzde göçlerle birlikte gurbetteki yakınlarının gelmesi beklenir oldu.Gurbetten gelen az olup halkımız Kurban Bayramını tercih etmektedir.
Kurban bayramı üç gün veya dört gün sürmektedir.Arife günleri çok kalabalık olmakta.Bütün gurbettekiler baba ocaklarına gelmekteler.Bayram namazına kadar insanlar oruç tutmakta.Genelde kurbanlar kesilip etiyle oruclarını acmaktadırlar...çeşitliemekler yapılmakta gelen herkese ikram edilmektedir bu yemek bollugundan bazı evlerde sadece çay içilir .Gençler akşamları bir evde toplanır sohbetler muhabbetler peşi sıra gelirdi.Günümüzde bu alışkanlıklar pek uygulanmasada yinede bazı bölgelerde görülmektedir....
BAZI İNANÇLAR
1-Duvara vurarak şeytan kulağına demek.
2-Muska yazdırmak.
3-Kurşun döktürmek.
4-Cuma günü soba külü dökmemek.
5-Arife ve bayramlarda dikiş dikmemek.
6-Cuma günleri kapıdan emanet verilmez, camdan verilir.
7-Yaraya yumurta sarmak.
8-Yeni doğan bebekleri 40 gün dışarıya çıkarmamak.
9-Gece tırnak kesmemek.
10-Sol gözün seyirmesi iyi sayılmaz.
11-Kadınların erkeklerin önünden geçmesi uğursuz sayılır.
12-Mavi nazar boncuğu takmak.
13-El kaşıntıları sol el kaşınırsa cepten para çıkacağına sağ el kaşınırsa para gireceğine inanılır.
14-Boş beşik sallanmaz.
15-Aynayı kırmak uğursuzluk sayılır.
16-Yılan yakılınca yağmur yağacağına inanılır.
17-Horozun vakitsiz ötmesi uğursuz sayılır.
18-Bardak düşünce kırılmaması hayra yorulmaz.
19-Bebeklerin tırnakları hırsız olmasın diye babasının cebine sokulduktan sonra kesilir.
20-Baş ağrısı nazardan olur diye tuz çevrilir.
21-Merdiven altından geçilmez.
22-Köpek uluması iyi sayılmaz.
23-Tarlada sınıra oturulmaz.
24-Karıncanın çok olduğu yerde bolluk olacağına inanılır.
25-Karganın çok öttüğü yerde ölü olacağına inanılır.
26-Guguk kuşu güneyden öterse bolluk, kuzeyden öterse kıtlık olacağına inanılır.
27-Elden kaşık düşerse akrabalardan aç kişi olduğuna inanılır.
28-Yeni yapılan evin temeline kurban kesilir.
29-Kapının eşiğine oturulması hoş karşılanmaz.
30-Gök kuşağının uzak ucunun altında altın olduğuna inanılır.
31-Arife ve bayram günlerinde yaş ağaç kesilmez.
32-Çocuğun ilk dişi çıkınca ekmek arasında köpeğe verilir.
33-Ölünün yıkandığı yerde 40 gün lamba yakılır.
34-Ölünün 7 - 40 - 52. günlerinde yemek verilip kuran okutulur.
35-Resim olan yerde namaz kılınması meleklerin kaçtığına inanılır.